📎 Erkek egemen toplumların temeli Tarım Devrimi'ne dayanır. Çocuk doğurup iş gücü sağlamak için kadınlar evlerde bırakılır ve erkekler tarım yapmak için sahaya iner. Sahada olmayanın söz hakkı yoktur düşüncesiyle de yavaş yavaş kadınların yeri ev olarak sınırlandırılır. Tarih boyunca kadınların geride bırakılmaya çalışıldığı zamanlar olmuştur. Ancak tarih bunu yıkan onlarca kadını da yazmıştır. Bu kadınlardan birisi de Alice Paul'dur.
Antik Yunan'da erkek olmak ve mülk sahibi olmak vatandaş olmanın şartlarıdır. Kadınlar ve köleler vatandaş olarak görülmemiştir. Kadınlar zamanla vatandaş olarak kabul edilip ve onlar için bu kadarı yeterli görüse de kadınlar bununla yetinmemiştir.
Oy kullanma hakkı...
Bu hak sadece erkeklere ait olamazdı. Kadınların kendilerini yönetecek insanları seçme ve toplumda daha fazla söz söyleme hakkı olmalıydı. 20. yüzyılın politik olarak kadınlara en büyük başarılarını kazandırmak için yola çıkanlardan biri: Alice Paul

11 Ocak 1885 New Jersey doğumlu, aktivist bir feminist olan Alice Paul, 1900'lü yılların başında ABD'de feminist mücadeleyi canlandırır. Tüm yaşamını kadınların davasına adamış olan cesur ve parlak biri olan Alice, radikal yöntemleriyle "sivil itaatsizliğin" öncüsü oldu.
Alice, Üniversite öğrencisiyken Ulusal Amerikan Kadın Oy Derneği'ne katılır. Dernektekiler seslerini duyurmak için Washington'a gider ve 1913'te Washington'da büyük bir eylem düzenleyerek fikirlerini hayata geçirirler. Bu eyleme, on bando, beş atlı grubu, kostümlü kadın hakları savunucularının bindiği 26 araba ve binlerce yaya olmak üzere farklı kesimlerden oluşan 8 binden fazla kadın katıldı.

Kalabalığın içindeki karşıt görüşlülerin saldırılarına polisin müdahale etmemesi, kadınların seçim hakkını popüler hale getiren bir skandala yol açmıştır. Daha sonra Alice ve takipçileri her gün Beyaz Saray'ın önünde pankart ve afişlerle gösteri yapmış ve defalarca tutuklanmışlardır. Ancak yapılan müdahaleler ve tutuklamalar onuları mücadelelerinden vazgeçirmemiş aksine onlara destek verenlerin sayısını artırmıştır.
Alice'nin mücadelesine destek olanlar olduğu kadar onu engellemeye çalışan kişiler de bulunmaktadır ve bu kişilerin azımsanmayacak kadarı da kadınlardan oluşmaktadır. Birçok kadın, kocalarıyla mutlu olduklarını ve bu mücadeleye katılarak evliliklerini tehlikeye atmak istemediklerini söyleyerek mücadeleden uzak durmuşlardır. Bunun yanı sıra bazı kadınlar Alice Paul ve arkadaşlarına çeşitli saldırılarda bulunarak mücadeleyi bozmaya çalışmışlardır. Ancak Alice, çıkarılan zorluklara rağmen kadınların oy hakkını savunmaktan vazgeçmemiştir.

Bir süre sonra müdahalelerin şiddetinin artmasıyla birlikte, hak mücadelesi verenler tek tek gözaltına alınır. Gözaltına alınan kadınlar hak arayışlarını hapishanede de devam ettirirler ve açlık grevlerine başlarlar (Alice Paul'a zorla yemek yedirmek için boğazına hortum bile takılmıştır). Mücadelenin içerdeki etkisi büyük yankı uyandırır, tepkiler hapishane dışında da büyüyerek devam eder ve daha çok insan "Kadınlar için oy hakkı!" talebinde bulunur. Verilen mücadele, sonunda meyvelerini toplamaya başlamış ve kadınlara oy hakkı veren yasa, 26 Ağustos 1920 itibariyle anayasada resmen yürürlüğe girmiştir.
Alice Paul'un bu mücadelesi, başta Amerika'daki kadınlar olmak üzere tüm dünya kadınları için oldukça önemli bir etkiye sahiptir ve o dönemde kadınların oy hakkına sahip olmadıkları ülkelerdeki kadınların oy hakkı talep etmeleri ve bu haklarını elde etmelerine de ilham kaynağı olmuştur.
Yorum Gönder