Philadelphia Deneyi: Bir İddia!

 📎 Philadelphia Deneyi, 28 Ekim 1943 tarihinde Amerikan donanmasının Pensilvanya eyaletine bağlı Philadelphia şehri limanında yapıldığı iddia edilen deneydir. İddiaya göre donanmaya ait 1240 tonluk USS Eldridge gemisi birkaç dakika içerisinde 600 km.'den fazla bir uzaklığa gidip tekrar gelmiştir. Ancak deney, hiçbir zaman kamuoyuna resmen açıklanmamıştır.

Olay ilk olarak Dr. Morris Jessup tarafından ortaya atılmıştır. 1955 yılında deney ile ilgili bir takım mektup ve belgeler alan Morris mektubun, Carlos Miguel Allende isimli biri tarafından yazıldığını, deneyde Allende'nin de görev aldığı ve deney hakkındaki tüm detayları anlattığını söylemiştir. Morris, bu olayları dünyaya yansıttıktan iki yıl sonra kendi arabasında egzoz gazıyla zehirlenerek ölmüştür. Yetkililer, Morris’in intihar ettiğini söylemiş ve konu hızlıca kapatılmıştır.

Deneyde gemi, elektromanyetik alan üreten bir düzenekle çevrilmiş ve güçlü jeneratörlerden verilen akımla manyetik alan içinde etki altına alınmıştır. Resmi açıklamaya göre amaç, geminin olağan manyetik alanını yok ederek elektromanyetik tetikleme ile çalışan mayınlardan etkilenmesini önlemek, resmi olmayan iddialara göreyse asıl amaç, radarda görünmezlik hatta optik görünmezlik sağlayacak şekilde bir manyetik alan yaratmak ve geminin yansıttığı ışığı eğmekti.

Fakat akım verildiğinde beklenmedik gelişmeler yaşanmış ve gemi tamamen yok olmuş, akım kesildiğinde ise yeniden belirmiştir. Deney sonucunda da gemi personellerinin çoğunun kaybolduğu, eridiği, aklını yitirdiği ya da bedenlerinin kısmen geminin dokusu ile birleşmiş olduğu söylenmiştir. Bu bilgiler tahmin edileceği gibi resmi olarak yayınlanmamıştır.

Philadelphia Deneyi, günümüz şartları göz önüne alındığında daha etkin ve düşündürücü bir iddiadır, olayda adı geçen bir avuç insandan geriye hemen hemen kimse kalmadığından dolayı kesin doğrulanma için ABD gizli arşivlerinin açıklanması gerekmektedir. Fakat, çekilecek filme bile devlet tarafından zor izin verilmesi kuşku uyandırmakta ve dikkatleri olay üzerine yoğunlaştırmaktadır.

Yaşamını Philadelphia Deneyi'ni araştırmaya adayan ve "A'dan Z'ye Philadelphia Deneyi" adlı kitabı yazan Alfred Bielek olanları anlatırken, "neredeyse delirme noktasına geldiğini" söylüyordu.

Philadelphia Deneyi, tasarlanırken amaç, çok güçlü bir elektromanyetik alan sağlanarak gemilerin görünmez olmaları bu sayede de top mermilerinden ve denizaltılarının atacakları torpidolardan korunmalarıydı. Hatta görünmezlik alanının bir benzerini havada da oluşturarak önemli üslerin görünmesinin engellenmesi de düşünülmüştü.

Deneyin resmi ve bilimsel adı, Project Rainbow(Gökkuşağı Projesiydi). Projeye göre, fikir orijinaldi ve düşman radarları hiç fark etmeden gemi istenilen yerde birden ortaya çıkacaktı. Olayın bilimsel tanımının adı ise "Optikal Görünmezlikti." Özel bir sistemle veya jeneratörle oluşturulan çok güçlü manyetik bir alan gemiyi saracak, radar dalgalarını bükerek ya da kırarak gemiyi görünmez yapacaktı.

Deneyin düşüncesi bile bir mucizeye benziyordu ve iddialara göre Gökkuşağı Projesi başarılı olmuştu. Yani gemi fiziksel olarak kaybolmuş ve tekrar geri dönmüştü. Tanıklara göre geminin üzerini bir pelerin gibi saran manyetik alan, görevini yapmıştı. Fakat ana hedef geminin kaybolduğu yerde değil, bir başka yerde ortaya çıkmasını sağlayabilmekti yani daha yaygın bir deyişle ışınlanmanın yapılabilmesiydi.

"Evrensel Zaman Saati"

Philadelphia Deneyi'nin temelinde düşünce olarak Albert Einstein'ın Çekim ve Elektriklenmede Birleşik Alan Kuramı vardır. Bu teori konuyla ilgili kişilerce "Elektronik Kamuflaj" olarak tasarlandı. Einstein'ın teorisi 1925-1927 yılları arasında Almanya'da bir bilim dergisinde yayınlandı. Fakat Einstein, teoriyi daha denememiş ve tam anlamıyla geliştirememişti.

Deneyin ilk çalışmaları 1930'lu yıllarda Chicago Üniversitesi'nde başlatıldı. Çalışma bir yıl sonra Princeton Üniversitesi'nde devam ettirildi. Yürütülen projede Einstein, Nikola Tesla ve Dr. John von Neumann gibi bilim insanları yeraldı. Dr. Alfred Bielek her 10 yılda bir Ağustosun 12'sinde manyetik enerji alanının tekrar oluştuğunu öne sürüyordu. İddiasına göre 1943'ten sonra 1963 ve 1983'te de benzer manyetik alan oluşmuştu. Alfred, bunun sebebini senkronizasyonla açıklamaktaydı.

Enerji alanları tekrar toplanıyor ve dalgalanarak ortaya çıkıyordu, fakat bu alanlar karmaşıktı. Dr. John von Neumann, 1986'da ölen Bielek'in, anılarında yazdığı bu olayları doğrulamıştı. Oluşturulan büyük enerji, doğru açıda senkronize edilirken birden kontrol dışına çıkmış ve "yönsüz dalgalara" dönüşmüştü. Bunun sonucunda da ortaya alışılmadık etkiler çıkmaya başlamıştı. Senkronize dalgalar, zamanı büküyor ve etkiliyordu.

Bir diğer ilginç yaklaşım da, Wisconsin Üniversitesi Matematik Profesörü olan Henry Levenson'dan gelmişti. Levenson'un fikrine göre zamanın, merkezi bir alanın çevresinde yoğunlaştığını ve bir "Zaman Saati" oluşturarak, tüm varoluşun gerçekleştiği ve gerçekleşeceği şifrelerle çalıştığını söylüyordu. Levenson'a göre şifrelerin içinde, yaşayan her şey vardır ve dünyadaki bütün maddesel varoluş, dünya saati ve zamanına göredir.

Dünya, Güneş saatine göre, Güneş de galaktik saate göre ayarlıdır. Eğer zaman kilidi yüksek ve güçlü bir enerji alanı ile bozulursa, ortaya çeşitli zaman ve mekan dengesizlikleri ortaya çıkaracağını ve Zaman yeniden kendini tamir edip dengesini bulana kadar da bu dengesizliğin süreceğini belirtmiştir.

Albert Einstein, Nikola Tesla ve John von Neumann

Carlos Miguel Allende'nin, Dr. Morris Jessup'a gönderdiği mektupta geçen bazı ifadeler:

"İlk deney 22 Temmuz 1943 tarihinde saat sabah 09:00’da jeneratörlere güç verilerek başlatıldı. Bir anlığına yalnızca geminin çapasını görebildim, daha sonra o da gözden kayboldu, ortalıkta artık ne bir sis ne de USS Eldridge vardı; bomboş bir denize bakıyorduk. Bizim gemide olan üst rütbeli subay ve bilim adamları gerilim, dehşet ve heyecan içinde nefeslerini tutmuş bu inanılması güç başarılarını izliyorlardı."

"Gemi ve mürettebatı, hem radarda hem de gözlerimizin önünde yok olmuştu. Her şey planlandığı gibiydi, yaklaşık 15 dakika sonra emir verildikten sonra jeneratörlerin şalterleri kapatıldı. İlk önce hiçbir şey olmadı, arkasından yeşil bir sis tekrar ortaya çıktı ve USS Eldridge yeniden gözükmeye başladı ama gemi nereye gitmiş ve nereden geliyordu?"

"Sis azaldığında bir şeylerin tuhaf gittiğini hissettik. Gemiye yanaşır yanaşmaz ilk önce mürettebatın çoğunun gemiden sarkarak kustuklarını gördük, diğer kişiler ise güvertede şaşkın şaşkın dolaşıyorlardı, sanki hiçbirinin bilinci yerinde değildi. Yetkili ekipler gemiye girerek bütün mürettebatı kısa süre içinde gemiden uzaklaştırdılar. Aradan bir iki gün geçtikten sonra yeniden bir deney daha yapılmasına karar verildi. Gemi istenen radar görünmezlik seviyesine ulaşmıştı, gemideki donanım değiştirildi ve yaklaşık 3 ay sonra 28 Ekim 1943'te deney yine aynı gemide farklı bir mürettebat ile yeniden gerçekleştirildi."

"Jeneratörler çalışmaya başladıktan sonra gemi hemen hemen görünmezlik çizgisine ulaşmıştı, sadece önü ve arkası görülüyor, arada bazı çizgiler halinde belli belirsiz seçiliyordu. Birkaç dakika sonra mavi bir ışık parladı ve sonra o da yok oldu. Şimdi gemi tamamı ile yok olmuştu. Daha sonra gemi kilometrelerce uzaklıkta Norfolk’ta ortaya çıktığı bilgisini aldık."

"Bir süre sonra bilinmeyen bir nedenle gemi tekrar ortaya çıktı fakat bu sefer durum çok ciddiydi, tüm mürettebatın başı dertteydi. Bazıları yok olmuş ve bir daha da geri dönmemişti. Bu deneyin en korkunç tarafı ise beş denizcinin, geminin eriyen ve sonra tekrar katılaşan levhalarının içinde kalmaları olmuştu."

"Denizcilerden kurtulanlar da olmuştu fakat bir daha eski haline dönemediler. Akıllarını tamamen yitirmişlerdi ve onlar için yapacak hiçbir şey yoktu. Bazı kişilerde psişik yetenekler gelişmişti, yürürken kaybolan ve yine ortaya çıkan insanlar vardı."

Yorumlar

Daha yeni Daha eski