Schadenfreude: Başkasının Zarar Görmesine Sevinme

 Başkalarının başarısızlığından ya da talihsizliğinden keyif alma durumunu tam olarak açıklayan bir kelime ne İngilizce ne de Türkçe’de bulunuyor. Fakat literatürde bu durumu tam olarak açıklayan Almanca bir kelime var: Schadenfreude. Zaman zaman imrenme duygusuyla açıklanmaya çalışılan Schadenfreude duygusu, yani başkalarının başına gelen kötü şeylerden hoşnut olma durumu, sebebi her ne olursa olsun sosyal açıdan kabul edilemez ve kötü niyetli bir tutum olarak görülebiliyor. Ancak araştırmalar gösteriyor ki, Schadenfreude aslında insan gelişiminin en erken dönemlerinde oluşmaya başlıyor.

Başkalarının başına gelen kötü şeylerden zevk almanın ilk koşulu insandışılaştırma (dehumanization). İnsandışılaştırma deyince her ne kadar korkunç senaryolar aklımıza gelse de aslında hepimizin yaptığı bir şey olmaktan fazlası değil. İnsanlar kendi gruplarını diğer gruplara kıyasla daha insancıl özelliklere sahip olarak görme eğilimindedirler.

Araştırmalara göre 4 yaşındaki bir çocuk, bir diğer çocuğun çamura düşmesine gülüyor; eğer çamura düşen çocuk, kendi arkadaş grubunun oyuncaklarını bozan türde bir çocuksa, çamura düşmesini görmekten daha da fazla zevk alıyor. 7 yaşından itibaren ise çocuklar, bir oyunda berabere kalmaktansa, rakiplerinin kaybetmesi durumunda oyundan daha fazla zevk almaya başlıyorlar.

2013 yılında yapılan en güncel araştırmalardan birinde, çocuklar kendileriyle aynı yemek zevkine sahip olmayan kuklalara zarar verilmesini izlemeyi kendileriyle aynı yemek zevkine sahip kuklalara zarar verilmesini izlemeye tercih ediyorlar. Bütün bu araştırmalar schadenfreude’nın aslında kompleks bir duygu olduğunu ve çok erken yaşlarda gelişmeye başladığını bize gösteriyor.

2015 yılında Almanya Würzburg’da yapılan bir araştırma, futbol taraftarlarının rakip takım bir penaltı kaçırdığında, kendi takımları gol attığı andakinden daha hızlı ve daha belirgin biçimde gülümsediklerini ortaya koydu. Filozof Friedrich Nietzsche, “Başkalarının acı çektiğini görmek, kişiye iyi gelir. Bu ağır bir sözdür ama önemli, insani, tamamen insani bir özdür.” dedi.

Ne kadar inkar edersek edelim, hepimiz bazen diğerlerinin başına gelen kötü şeylerden veya onların talihsizliklerinden zevk alıyoruz. Yapılan bir araştırmada insanlara, başlarına kötü bir şey gelen insanlar gösteriliyor ve yanak kasları makineyle takip ediliyor. İnsanlar “vah vah, üzücü” gibi kelimeler kullansa ve bunu dile getirse de katılımcıların çoğunun yanak kaslarının gülümseme şeklinde belirsizce kasıldığını bulunuyor. Bu da bize Schadenfreude duygusunun aslında ne kadar yaygın ve doğal ama aynı zamanda, sosyal olarak onaylanmadığı için, bir o kadar da saklamamız gereken bir duygu olduğunu tekrar hatırlatıyor.

Biz başarısızlıklardan nasıl keyif alınacağını biliyoruz. Fakat bizden bu keyfi isimlendirmemizi istediğinizde, dilimiz riyakâr bir sessizliğe bürünüyor. Böylece algı ve mahcubiyetler engellenmiş oluyor. Ve ayrıca biz Almanca schadenfreude sözcüğünü benimsedik. Schaden hasar-zarar, freude sevinç-haz anlamına gelir.Kimse kusurları konusunda düşünmeyi istemez. Ama bizi insan yapan şeyler, kusurlarda açığa çıkar. Başkalarının talihsizliklerinden haz duymak, kulağa önemsiz bir kötülük parlaması, anlık bir garez gibi basit gelebilir. Fakat daha yakından baktığınızda, yaşamlarımızın en derinde kalmış önemli kısımlarını anlayacaksınız.

Yorumlar

Daha yeni Daha eski