Babil İmparatorluğu: Kayıp Uygarlık

 📎 Şimdilerde akıp giden zamanın içinde kayıplara karışan Babil, bir zamanlar dünyanın en büyük ve hayranlık uyandıran şehriydi Peki bu Mezopotamya başkenti böylesi bir ihtişamı nasıl yitirdi?

Babil, şehirlerin en ünlüsü, uygarlığının merkezi, Asma Bahçeleri'nin görkemli yurdu... Şehrin sedir ağaçları ile kaplı yollarında yürümenin, surların önünden bir yılan gibi kıvrılan Fırat Nehri'nde yelken açmanın veya kimilerine göre Eski Ahit'teki Babil Kulesi olan muazzam Ziggurat Kulesi'ne tırmanmanın nasıl bir duygu olacağını düşünmek...

Bu şehir kim bilir bize nasıl bir manzara gösterirdi, hangi hikayeleri anlatırdı? Ancak gelin görün ki günümüzde Babil, savaşın yıkıp geçtiği bir ülkede harabeye, moloz yığınına ve acınası bir restorasyon alanına dönüşmüş durumda. Bir zamanlar dünyanın en önemli uygarlığı olan bu Mezopotamya başkentinin, yıllar boyu süren savaşlardan ve tamamen ihmal edilmekten dolayı eski halinden eser yok. Tarihteki görkemli günlerinin bir hayaleti durumundaki bu kadim kültür, ticaret ve eğitim merkezinde kazılar yapmaya veya burayı gelecek nesiller için korumaya ne kaynağı ne de iradesi yetecek bir iktidarın bulunduğu Irak'a sıkışıp kalmış durumda.

Bir zamanlar Hamurrabi'ye, Nebukadnezar'a hatta Büyük İskender'e bile ev sahipliği yapmış olan Babil, döneminin en gelişmiş kentiydi. M.Ö. 3. yüzyılın sonlarında Dicle ve Fırat nehirlerinin arasındaki küçük bir yerleşim yerinde inşa edilen şehir, bereketli toprakları ve bölgede bol miktarda bulunan doğal kaynaklar sayesinde gelişerek çok geçmeden Akadların hüküm sürdüğü refah ve bağımsız bir şehir devletine dönüştü.

Babil'de Akad hakimiyeti, M.Ö. 1972'de kurulan Babil İmparatorluğu'nun ilk Kralı Hammurabi dönemine kadar sürdü Hammurabi, tahta geçtikten sonra yaptığı bir dizi savaş sonrasında Mezopotamya'nın büyük bir bölümünü ele geçirerek Babil'i başkent yaptı. Bunda Hammurabi'nin adıyla bilinen ve yürürlüğe sokulan yasalar ile sivil mimarinin gelişmesinin de ciddi bir payı vardı.

Hammurabi'nin etkisi ölümü ile birlikte sona erdiyse de Babil, bir dizi istilaya rağmen (önce Hitit ve Kassitler, M.Ö. 911'de ise Asur İmparatorluğu işgali) gelişmeye ve önemli bilimsel keşiflere ev sahipliği yapmaya devam etti. Öyle ki, M.Ö. 605 civarında Asur hakimiyetine son verilerek kurulan Yeni Babil İmparatorluğu döneminde şehir, dünyanın en önemli merkezi konumuna geldi.

Babil'in İlk Kralı: Hammurabi

Babil, dikkat çekici ve gelişmiş teknolojilerin uygulandığı mimarisi ve özellikle sulama konusunda görülen ileri tarım teknikleriyle birlikte medeniyetin başkentiydi. Ayrıca astronomiyi yeniden tanımlayan gelişmeleriyle de göze çarpıyordu. Bu gelişmelerle birlikte Babil şehri eşi benzeri olmayan bir eğitim ve kültür merkezi haline geldi. Şehir hayret verici Etemenanki Zigguratını, İştar Kapısı'nı ve hepsinden ünlüsü Babil'in Asma Bahçeleri'ni inşa ettirdiği söylenen, II. Nebukadnezar da dahil bir dizi hükümdar sayesinde yüzyıllar boyunca zenginleşerek büyüdü.

Babil, M.Ö. 539 da Ahameniş İmparatorluğu'nun kontrolüne geçtiğinde ticaret, kültür ve bilim alanlarındaki liderliğini sürdürüyordu. Bu özelliklerine ek olarak, Ahameniş hakimiyeti döneminde Anadolu kıyılarından Mısır ve ötesine uzanan bir bölgenin ekonomisine hükmeden idari bir başkent görevini de üstlendi. Ulaştığı bu seviye şehir için bir zirve noktasıydı.

Ahameniş İmparatorluğu'nun Bayrağı

Babil yaklaşık 200 yıl boyunca bu özelliğini korudu. Ne var ki, Ahameniş İmparatorlarının batı coğrafyasında birbiri ardına yürüttükleri savaşlar nedeniyle Babil'in üzerindeki mali ve askeri yük giderek arttı. Özellikle M.Ö. 336-330 yılları arasında hüküm süren Ahameniş İmparatoru III. Darius döneminde Babil'in zenginliği sönmeye başladı. Bir zamanların işlek su kanalları ve yolları neredeyse ıssız, tapınaklar bakımsız, kalabalık çarşılar ise artık sessizdi.

Fakat Babil için henüz her şey bitmemişti, eski ihtişamlı günlerine dönmek için atacak son bir zarı daha vardı. Gariptir ki bu şans Babil'in ayağına bir diğer istilayla, Gaugamela Savaşı'nda yendiği III. Darius'un peşine düşen Büyük İskender'in M.Ö. 331'de şehrin yönetimini ele geçirmesiyle geldi. İskender şehri ele geçirdikten sonra, Babil'in yeniden inşası için bir yenileme seferberliği başlattı. İskender'in M.Ö. 323'teki vakitsiz ölümü olmasaydı, Babil gerçekten de eski ihtişamlı günlerine dönebilirdi.

İskender'den sonraki dönem, halefleri arasındaki yoğun savaşlara sahne oldu. M.Ö. 275'e gelindiğinde, bölgede süren savaş öylesine şiddetli bir hal aldı ki şehir tamamen boşaltıldı ve halkın büyük bir kısmı kuzeyde Dicle Nehri üzerinde yer alan Seleucia'ya göç etti. Bu tarihten sonra Babil bir daha toparlanamadı. Hiç olmadığı kadar harap ve perişan bir hale gelen şehir sonunda ıssız bir çöle döndü.

Bir zamanların görkemli şehri, günümüzde tozlu sokakların ve yıkık dökük yapıların arasında eski ihtişamının zar zor seçildiği bir yıkıntıdan ibarettir, gelecekteki durumunun da böyle olup olmayacağını zaman gösterecek. Yine de şurası açık ki, döneminde Babil dünyanın en önemli şehirlerinden biriydi.

Asma Bahçeler Gerçek Miydi?

Güzellikleriyle çok ünlü olmalarına rağmen çok az sayıda tarihi belgede Babil'in Asma Bahçeleri'nden bahsedilmektedir. Tarihi metinlerde görkemlilik ve güzellikle tarif edilen Babil'in Asma Bahçeleri'nin insan eliyle yaratılmış en büyük eserlerden biri olduğu söylenir. Çok katmanlı bir yapıya sahip olan bahçeler, sulama teknikleri sayesinde yemyeşil bir cenneti andırıyordu ve Babil'in bir özeti gibiydi: Güzellik, zenginlik ve mühendislik harikası...

Peki bu bahçeler gerçekten var mıydı? Daha yakın zamanda yazılmış kaynaklarda Babil'in Asma Bahçeleri'nden bahsediliyor ancak o döneme ait hiçbir belgede bahçelerin adı geçmiyor, hatta "Tarihin Babası" olarak bilinen Heredot da Tarih adlı kitabında Babil'in Asma Bahçeleri'nden söz etmemektedir. Oysa aynı kitapta Heredot'un Babil ziyareti ve şehre dair çok ayrıntılı bilgilerin yer aldığı bilinmektedir.

Sonuç olarak, bu efsanevi bahçelerin gerçekten var olup olmadığına ilişkin tartışmalar hala devam etmektedir. Bölgenin büyük bir kısmı savaş yüzünden yerle bir olduysa da, yapılan kazılar henüz, Babil'in Asma Bahçeleri'nin bir zamanlar var olup olmadığına ilişkin bir kanıt ortaya koyamamaktadır.

Yorumlar

Daha yeni Daha eski