
📎 Gerçekleşen ve gerçekleşecek olan her şeyin belirli bir düzen içesinde kurgulandığı, belirgin sınırları olan bir çerçeve kapsamında planlandığı; suçun, şiddettin, belirsizliğin ve düzensizliğin olmadığı, tamamen öngörülebilir bir yaşam ilk bakışta son derece güvenli ve konforlu görülebilir. Böyle bir yaşamın, ulaşılmaya değer bir ütopya olduğu bile düşünülebilir.
Ancak daha detaylı bakıldığında kusursuz gibi görünen bu kurgunun, hayalden uzak, yaratıcılığı engellemeye meyilli ve tekdüzelikten ibaret bir tasarım olduğunu düşünmek mümkündür. Yani ortaya çıkan sonuç ütopik değil daha çok distopiktir.

Distopya kelimesi, olmaması gereken devlet, toplum ve yaşam biçimi anlamında kullanılmaktadır. Hem edebiyatta (Cesur Yeni Dünya, Fahrenheit 451, Körlük, 1984, Biz vb.) hem de sinemada distopik türden içeriklerle sık sık karşılaşılmaktadır. Distopik olarak değerlendirebileceğimiz sinema eserlerinden biri de, yapımcısı Gary Ross olan, Pleasantville (Yaşamın Renkleri) filmidir.
Pleasantville, David ve Jennifer adlı iki kardeşin, tüm yaşantıları planlı bir bütünlük içerisinde geçen rutin, monoton ve tamamıyla sistematik bir hayat süren insanların yaşadığı Pleasantville kasabasını ele alan televizyon dizisinin içerisindeki iki karakterin yerine geçerek, kasabanın belirlenmiş işleyişinde ne tür değişikliklere neden olduklarını ve alışılmışın dışındaki durumlarla karşılaşan kasaba halkının bu durumlara nasıl tepkiler verdiğini anlatan bir filmdir.

Filmde, Pleasantville kasabası, siyah-beyaz olarak yansıtılmaktadır. Bu renksizlik, belirliliğinin tekdüzeliğine ve sıkıcılığına yapılan bir göndermedir. Kardeşlerin kasabada neden olduğu her değişim, kasabanın renklenmesine neden olmaktadır.
Ancak bu değişimler ve renklenmeler bazıları tarafından olumlu ve heyecan verici bulunurken, kasaba halkının çoğu tarafından önce şaşkınlıkla sonra da hoşnutsuzlukla karşılanmaktadır ve kasabadaki yaşamı alışılmışın dışına iten her farklılık, bir korku unsuru olarak kabul edilerek yok edilmesi gereken bir durum olarak görülmektedir.

Kasaba halkı bu durumdan o kadar çok korkmuşlardır ki kasabanın başkanı, yaşanılan durumu bir hastalık olarak değerlendirmiş ve renklenen insanları virüslü olarak kabul edip toplumdan ayrıştırılmaları gerektiklerini öne sürmüştür. Bunun için de yeni kanunlar önermiştir. Alışılmadık bir şekilde ortaya çıkan belirsizlik durumunu ortadan kaldırıp belirli düzeni korumakta ısrar eden kasaba sakinleri de belirsizliğe karşı olan tutumlarını zamanla katılaştırıp farklı buldukları insanlar üzerinde şiddetli yaptırımlar uygulamışlardır.
Görüldüğü üzere barındırdığı düzen ve bunun sağladığı güven nedeniyle başlarda kulağa hoş gelen ve neredeyse bir ütopya olarak görülen belirlilik durumu, farklılıklara karşı tahammülsüzlüğü ve mevcut durumu koruma adına sebep olduğu şiddet eylemleri ve ayrıştırıcı tutumu nedeniyle son derece distopik olabilmektedir.

Film, bazı psikolojik kuramlar çerçevesinde incelendiğinde de içerisinde barındırdığı unsurlar gereği çeşitli referanslar sunabilmektedir. Belirsizlik Yönetimi Kuramına göre, bazı insanların deneyimledikleri bir belirsizliğe karşı verdikleri tepki, belirsizliği kabul edip merak odaklı geliştirdikleri tavırla, karşılaştıkları belirsizlikten daha farklı bir belirliliğe ulaşmakken (felsefe ve bilim de bu yönelimli insanların varlığı sayesinde dünyaya kazandırılan en önemli buluşlardır) bazı insanlar da belirsizliği reddedip mevcut belirliliği muhafaza etme eğiliminde olmaktadırlar.
Ancak belirliliği korumak adına belirsizlikler ne kadar yok sayılsa da belirliliğin içinden belirecek bir belirsizlik her zaman var olacaktır. Çünkü insanlar varlıkları gereği anlam arayışının müptelasıdırlar ve bu anlamı da merak duygularıyla birlikte, belirsizlik durumlarını sorgulayarak yeni bir belirlilik oluşturmakta bulmaktadırlar.

Belirsizlikle dolu bir hayatın sonunda en dehşetli korku, belirsizliğin tamamen yok olmasıdır. Belirsizlik bir daha ortaya çıkmayacak şekilde yok olursa anlam arayışının bağımlısı olmuş insanların hayatlarındaki anlam da yok olacaktır ve tamamen sıkıcı, monoton ve robotik bir hayat sürmeye başlayacaklardır. Bu durum sadece siyah kalemle gökkuşağı çizmeye çalışmak kadar anlamsızdır.
Yorum Gönder