Veri sömürgeciliği: Bulut İmparatorluğu

 Bulut İmparatorluğu, veri sömürgeciliği etkinliklerinin doğallaştırıldığı ve tüm sosyal alanlara yayıldığı bir vizyonu ve örgütlenmeyi ifade eder. Bulut İmparatorluğu, eski imparatorluklar gibi askeri güce veya daha fazla toprak ele geçirme arzusuna dayanmaz. Veriler aracılığıyla, kaba kuvvete başvurmaksızın, sömürülebilir alanları genişleterek tüm yaşamı sermayeye açık hale getirmeye çalışır. Veri ilişkileri ile yeniden inşa edilen insan yaşamını kapitalizmin doğrudan bir girdisi haline getirir.

Kişisel veriler, çoğunlukla mahremiyet tartışmalarının konusu. Kişisel verileri toplayan hükümet veya onunla işbirliği yapan bir kuruluşsa tedirgin oluyoruz. Kişisel veriler, şirketler tarafından toplandığında ise fazla umursamıyoruz. Bir şirket ne yapabilir ki? En fazla reklam gösterir, hatta çoğu zaman bizi doğru ürün ve hizmetlerle eşleştireceğinden şirketlerin veri toplamasının yararlı olacağı bile söylenebilir! Bununla birlikte ABD ve Çin’deki örnekler hedefli reklamcılık ve hükümet gözetiminin birbirinden ayrılamayacağını, hükümet ve şirketler arasında sıkı bir işbirliği olduğunu gösteriyor. Ancak veri sadece hükümet gözetimi veya hedefli reklamcılık uygulamaları için kullanılmıyor.

Günümüzde yapay zekanın tüm dünyayı saran büyüsünün altında veri var. Daha 2011 yılında, yapay öğrenme rüzgârları esmeye başlamadan önce, Dünya Ekonomik Forumu’nun yayımladığı bir raporda verinin önemine işaret ediliyordu. Raporda verinin 21. yüzyılın yeni petrolü olacağı ve toplumun her alanına dokunacağı belirtiliyordu. Petrole yapılan gönderme çok tuttu. The Economist, 6 Mayıs 2017’de yayımlanan sayısında dünyanın en değerli kaynağının artık petrol olmadığını, veri olduğunu ilan ediyordu.

Hewlett Packard Enterprise’ın CEO’su Antonio Neri de veriyi doğal kaynak olarak ele almamız gerektiğini savunuyor. Neri, eşi görülmemiş ve giderek artan miktarlarda veri ürettiğimizi belirtiyor. Fakat veri çıkarma, faydalarının yanı sıra çok fazla enerji tüketiyor (küresel elektriğin yüzde 10’u) ve sürdürülemez seviyelerde atık üretiyor. Neri, verinin tam potansiyelini gerçekleştirebilmek için verileri kullanma, saklama ve analiz etme şeklimizde bir paradigma değişikliğine ihtiyacımız olduğunu vurguluyor ve şirketinin bu alandaki çalışmalarından söz ediyor. Ancak veri saklama ve analizinin çevreye etkisi dışında verinin neden doğal kaynak olarak ele alınması gerektiği hakkında somut bir açıklama getirmiyor.

Veri, yapay öğrenme algoritmalarının daha isabetli öngörülerde bulunabilmesi için gerekli. Birçok durumda veri artıkça yapay öğrenme algoritmalarının öngörüleri daha isabetli oluyor. Bu sistemler, daha isabetli öngörüler yapmayı öğrendikçe de finanstan sağlığa, eğitimden lojistiğe birçok sektörü etkiliyor ve böylece yapay zeka, toplumsal yaşamın dokusuna daha fazla nüfuz ediyor. Fakat verinin ne olduğu ve toplumsal yaşamdaki yeri hakkında farklı görüşler var. Veriyi doğal kaynak olarak ele almak yeterince açıklayıcı olmadığı gibi pek masum da değil.

Petrol gibi verinin de işlenmesi gerekir. Fakat veri, petrol gibi doğada hazır bulunmaz. Günümüzde çoğunlukla, dijital teknolojiler aracılığıyla gerçekleştirilen sosyal etkileşimlerin bir yan ürünü olarak ortaya çıkar. Sosyal etkileşimde doğrudan yer almayan üçüncü taraflar etkileşim sonucu ortaya çıkan veriye el koyar, veriyi işler veya pazarda satar.

Veri için petrol metaforunu kullanan ilk kişi, müşteri merkezli iş stratejileri alanında çalışan matematikçi ve girişimci Clive Humby’dir. Aynı zamanda mağazaların verdiği bağlılık kartlarının da kavramsal babası olan Humby, daha 2006’da verinin yeni petrol olduğunu ve onun gibi arıtılması gerektiğini iddia etmektedir. Petrolden gaz, plastik ve çeşitli kimyasalların elde edilmesi gibi verinin de değer kazanması için parçalanması ve analiz edilmesi gerekir. Fakat burada Humby ve takipçilerinin göz ardı edilmemesi gereken bir ön kabulü vardır: Veri ancak bunu işleyecek gücü olanlar tarafından değerlendirilebilecek, sahipsiz bir kaynaktır!

Üretim araçlarının sahipliği ve bu araçlardan yararlanabilecek bilimcilerin varlığı kuşkusuz önemlidir. Nitekim yapay zekadaki sıçramada donanımsal ilerlemelerin katkısı belirleyici olmuştur. Google, Facebook, Microsoft, Alibaba vb şirketler alanın en iyi beyinlerini istihdam etme yarışındadırlar. Veriyi işlemek için gerekli donanıma ve uzmanlığa sahip şirketlerin veriyi kendine mal etmesinden herkesin yarar sağlayacağı iddia edilir. Sonuçta ortada kullanılmayı bekleyen, sahipsiz veriler vardır. Çünkü ortada kullanılmayı bekleyen veriler her zaman var olacaktır.

Yorumlar

Daha yeni Daha eski