Artemis Tapınağının Kundaklanması

 

Herostratus, sonsuzluğa uzanmak ve öldükten sonra hatırlanmak için Dünya’nın yedi harikasından birini; Artemis Tapınağını yakmıştır. Şöhret olma, ölümsüzlüğe kavuşma, yaptıklarıyla kendisinden sonraki nesiller tarafından hatırlanma isteği insanın en doğal arzularından biridir. Herostratus M.Ö. 4. yüzyılda, bugün elimizde tek bir sütunu kalan Artemis Tapınağını yaktığında bugünkü kadar yıkıcı araçlara sahip değildi. Ancak niyet aynıydı: şöhret olmak ve çağlar boyu hatırlanmak

Bazı insanlar ünlü olmak için her şeyi yaparlar eski yunan kundakçısı Herostratus da onlardan biriydi. Onun bu eylemi, "suçla veya başka türden itibarsız yollarla aranan şöhret" anlamına gelen Herostratic ün terimini icat etti. Bugün, birçok tarihçi tarafından deli olarak kabul edilen Herostratus, Efes'te onur ve statü elde edemedi. Onun eylemi, antik dünyanın Yedi Harikası'ndan biri olan Efes'teki Artemis Tapınağının yıkılmasına neden oldu.

Artemis

Bugünkü Selçuk, İzmir yakınlarında yer alan Efes, Akdeniz'in en büyük şehirlerinden biriydi. 120 yılda yapılan ve Diana Tapınağı olarak da bilinen Artemis Tapınağı Lidya Kralı Croesus tarafından sel sırasında tahrip olan eski bir alanın yerine inşa edildi; av ve doğum tanrıçası Artemis'in ismi verilerek de onurlandırıldı.

M.Ö. 550 yılında tamamlanan tapınak, M.Ö. 356'da şöhret arayışındaki Herostratus tarafından ateşe verildi. Herostratus, kundaklamadan sonra olay yerinden kaçmak yerine tapınağın yanışını zevkle izledi ve adını tarihe yazdıracağı fikriyle gururlandı. Sonrasında ise tapınak yetkililerine teslim oldu ve hapse atıldı.

Artemis Tapınağının bir tasviri.

120 yıl boyunca binbir uğraşla tamamlanan Artemis Tapınağının bu durumu Efeslileri çok öfkelendirdi ve Herostratus’un cezalandırılmasına karar verildi. Herostratus, Hukuk karşısında yargılanırken Yargıç Kleon’un bunu neden yaptığına yönelik sorusunaysa şu yanıtı verdi:

''Artemis Tapınağını ben, kendi başıma yaktım. Bu zaferi başkalarıyla paylaşamazdım. Ben, korkunun bütün basamaklarını tek tek çıktım. Her aşamasını iliklerime kadar hissettim. Birincisi, yaptığım şeyi ilk düşündüğüm an duyduğum korkuydu ama şan ve şöhret kazanacağımı bildiğim için bu korku uçup gitti. İkincisi, beni tapınağın içinde yakaladı. Duvarlara zift sürüp çırayla tutuştururken yaptığım bir kaç vuruş, o korkuyu da alıp götürdü. En berbatı da üçüncüsüydü. Tapınak yanıyor, tavan çatırdıyor, sütunlar devriliyor, mermer parça parça oluyordu. İnsanlar çığlık çığlığa saçlarını yolarak benim yaktığım ateşi görmeye geliyorlardı. Bunu da çabuk atlattım, yanan tapınağın yanında bir tümseğe çıktım ve haykırdım: Heeeey, beni dinleyin! Bu tapınağı ben yaktım. Ben, Herostratus. Beni duydular, birden suspus oldular. Ortalıkta sadece yanan tapınaktan çıkan sesler vardı. Sonra, üstüme doğru gelmeye başladılar. O suratları, gözlerindeki alevleri gördüm. İşte o an dördüncü korkuyu duydum: Ölüm korkusu... En cılızı da buydu çünkü ben ölüme inanmam.''

Efesliler bu şaheseri, sapkın arzusu nedeniyle yok eden Herostratus’un adını silmeye yemin ettiler ve isminin hiçbir yere kaydedilmeyeceğini ilan ettiler. M.Ö. 63 - M.S. 23 yıllarında yaşayan Yunan tarihçi Strabon ise Herostratus'u ve kundaklamayı kayda geçirdi. Bunun sonuncunda da Herostratus'un lanetli şöhreti günümüze kadar ulaştı.

Yorumlar

Daha yeni Daha eski